Bu yazıda iş yaşantımızda anlam bulmamızı ya da anlamlandırmamıza etkisi olan süreçleri Victor Frankl'ın kurucusu olduğu Varoluşçu Psikoloji perspektifinden inceleyeceğiz. Bunun için de anlamlı çalışmada etkisi olan bireysel süreçleri, anlamlı çalışma çıktıları ve kurumsal faktörleri inceleyeceğiz. Yazının ilk kısmında anlamı çalışmaya ilişkin tanımlamalar, Frankl’ın görüşleri ve modelimizin şablonu yer alacak. İkinci kısmında ise anlamlı çalışmaya etki eden bireysel süreçler ve anlamlı çalışma çıktıları yer alırken üçüncü kısımda ise kurumsal etkenlere değineceğiz. Şimdi bunları detaylandıralım.
Frankl'a göre insanlar doğuştan anlam arayışı içerisindedir. Bu arayış her bireyin hayatında sadece kendinin yaşayabileceği kimsenin onun yerini üstlenemeyeceği bir arayışı ifade eder. Buna göre bizim anlam arama ve anlamlandırma çabamız neticesinde varacağımız kararlar sadece bize özel ve kendi algılarımızdan oluşmaktadır. Bu durumu iş yaşantımız özelinde değerlendirecek olursak bir günümüzün yaklaşık olarak üçte birine geçirdiğimiz işimiz bizler için bir “yaşam alanıdır”. Dolayısıyla hayatımızda böylesine yer eden bir durum için de anlam arayışımız devam etmektedir. Frankl’ ın da dediği gibi anlam arayışımızın sadece bize özel oluşu işimizde de geçerli olup bizlerin algısına göre şekillenmektedir. Yani yaptığımız işte bulduğumuz anlam, aynı işi yapan bir diğer iş arkadaşımıza göre farklı olabilir. Çünkü anlam bize göredir ve kendi fikirlerimize göre belirlenir.
Evet anlamlandırma sürecimiz bizlere özel ama bunda neler etkili oluyor? Gelin bu faktörlere daha yakından göz atalım. Öncelikle literatürde anlamlı çalışma üzerine yürütülen çalışmalarda anlam (meaning) ve anlamlılık (meaningfulness) kavramları bizleri karşılamaktadır. Bu iki kavram için anlam, yaşamımızı sağlıklı ve tutarlı olarak sürdürmek için önemli bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirilirken, anlamlılık ise varoluşsal amacımıza göre kendimize ve diğerlerine ne kadar katkıda bulunduğumuzu ifade etmektedir (Göçen ve Terzi, 2019). Anlamlı işe karşılık olarak; işin bir kişi için ne kadar öneme ve değere sahip olduğunu söyleyebiliriz. (Rosso, Dekas ve Wrzesniewski, 2010).
“Neden buradayım, neden bu işi yapıyorum?”sorularına verdiğimiz yanıtlar açısından anlamlı iş kavramını kendimize göre cevaplayarak işimiz ve yaşamımızdaki amacımız arasındaki uyumu daha iyi anlayabiliriz (Steger vd., 2012; akt. Göçen ve Terzi, 2019). “Neden bu işi yapıyorum, neden buradayım?” gibi sorular aslında “hayatımızın anlamı ne?” gibi daha büyük ölçekte düşünebileceğimiz bir soruya benzemektedir. Bu durumu Victor Frankl’ın satranç maçı örneğinden daha iyi değerlendirebiliriz. İşimiz her ne kadar hayatımızda çok önemli bir yer tutsa da nihayetinde hayatımızın anlamını kavramaya ve kendi anlam yaşantımıza göre şekillenmektedir. Bunun için Frankl, bir satranç ustasına “En iyi hamle nedir?” diye sormamız hayatımızın anlamını sormamıza benzer der. Buna göre “en iyi hamle” diye bir şeyi düşünmek yerine her hamlenin kendi bulunduğu senaryo içerisinde bir anlamı olduğunu ve bu en iyi hamlelerin bizleri zafere, diğer bir deyişle anlama götürdüğünü düşünmemiz gerektiğini vurgular.
İş yaşantımız için de bunu düşünürsek “Neden buradayım?” gibi asıl anlamı düşünmek yerine tıpkı satranç maçındaki hamleler gibi bizi işte anlam bulmaya götürecek diğer bileşenlerden başlayabiliriz fakat bu bileşenlerden söz etmeden önce anlamlı çalışma modelimiz için şunlardan söz edebiliriz; Victor Frankl’ın kuramında anlattığı ve kuramına derinlik kattığını söylediği esir kampındaki yaşantılarının ardından ifade ettiği şekilde bireyin kendisi anlam oluşturmada ve anlamlandırmada en önemli kaynaktır. Çünkü birey yaşamı boyunca bu arayışa devam eder ve çevresel etmenler, yaşadığı zorluklar -buna özgürlüğün elinden alınmasını bile dahil eder- her ne kadar çok önemli olsa da kararların bir şekilde bireyin kendisi tarafından alındığını söyler. Bizim işte anlam modelimize göre de bu durum geçerlidir. Bizlerin; işimizi anlamlandırması, anlam verme şekli ve buna etki eden faktörler asıl belirleyicilerdir. Buna göre de işte anlam bulan ya da bulamayan bir birey için asıl etken kendisidir. Kurumsal faktörler, işte anlam bulmasının ya da bulmamasının ardından ortaya çıkan sonuçlarda bu etkinin büyüklüğünü artırırdığını veya azalttığını ifade etmektedir.
Comments