top of page

Öncül ve Sonuçları ile İş-Yaşam Dengesi

Günümüzde iş-yaşam dengesinin iş tatminini ve örgütsel bağlılığı etkilediği gibi kişinin bireysel refahı üzerinde de önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Peki, iş-yaşam dengesi nedir?


Pek çok farklı tanımı bulunsa da iş-yaşam dengesinin sağlanması için en basit haliyle;

  1. İş ve iş dışı yaşama yüksek düzeyde bağlılık (engagement)

  2. İş ve iş dışı yaşamdaki sosyal roller arasında minimum çatışma (conflict) gerektiği söylenebilir (Sirgy ve Lee, 2017).


Bu gerekliliklere bakacak olursak, iş-yaşam dengesinin iki boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi iş ve iş dışı yaşamda rol bağlılığı, ikincisi ise iş ve iş dışı yaşamda rol çatışmasıdır. Her iki boyutun da iş-yaşam dengesini sağlamak için önemi yadsınamaz.


İş-yaşam dengesini sağlamak ve bu bağlamda yaşam memnuniyetini artırmak için ilk gereklilik kişilerin hem bireysel yaşamlarındaki rollerine hem de iş yaşamlarındaki sosyal rollerine bağlılıklarıdır. İş-yaşam dengesinin sağlanmaması durumunda bireylerin yaşadığı bağlılık eksikliğinin yaşam memnuniyetini olumsuz yönde etkilediği bulunmuştur (Michaels ve ark. 1988). Örneğin sosyal rollerine gereken önemi göstermeyen bir kişi sosyal hayattan kopup, kendini içsel olarak motive hissetmezse bunun sonucunda düşük yaşam memnuniyeti yaşayabilir. Bireylerin güçlü sosyal rol bağlılıkları aynı zamanda yüksek yaşam memnuniyeti gibi olumlu sonuçları da beraberinde getirir.


İş-yaşam dengesinin tanımında ikinci boyut olarak bahsi geçen rol çatışması kavramı bireylerin bir yaşam alanındaki rol sorumlulukları ile diğer bir yaşam alanındaki rol sorumluluklarının arasındaki uyumsuzluğu temsil eder (Greenhaus ve Beutell, 1985). Çatışma ne kadar az ise kişi de iş-yaşam dengesini o kadar kolay sağlayabilir. Kişinin sosyal rolleri arasında uyum sağlaması iş-yaşam dengesi de sağlamasını destekler. İş ve aile rolleri üzerine yapılan araştırmalar sonucunda iş-aile rol çatışmasının yaşam memnuniyetsizliği, düşük mental ve fiziksel refah belirtileri gibi etkileri olduğu anlaşılmıştır (Edwards ve Rothbard, 2000; Parasuraman ve ark. 1992).


İş-yaşam dengesini etkileyen öncüller ve iş-yaşam dengesi sonucunda ortaya çıkan sonuçlar bulunmaktadır. Bu öncüller kişisel ve kurumsal olmak üzere iki başlık altında; sonuçlar ise işle ilgili sonuçlar, iş dışı sonuçlar ve stresle ilgili sonuçlar olarak üç başlık altında işlenmiştir (Sirgy ve Lee, 2017). (bknz. Şekil-1)


Şekil-1 İş-yaşam dengesinin öncül ve sonuçları


İlk olarak iş-yaşam dengesinin kişisel öncüllerinden bahsedelim. İşi benimseme ve başa çıkma stilleri önemli olarak belirlenen kişisel öncüller olarak bulunmuştur. Bir kişi yaptığı işi benimsedikçe bulunduğu role bağlılığı artar ve bu durum kişinin iş-yaşam dengesini sağlamasına katkı sağlar (Bulger ve Fisher, 2012). Aynı şekilde bir kişinin başa çıkma stillerini geliştirmesi rol çatışmasının azalmasını sağlar ve bu durum da iş-yaşam dengesini arttırır (Byron, 2005). İş-yaşam dengesini sağlamak için kurumların ise çalışanların rol belirsizliği ve programlamaları üzerine çalışmaları gerekmekte olduğunu görüyoruz. Kişilerin rol belirsizliğinin ortadan kalkması role bağlılıklarını artırır ve bu durum iş-yaşam dengesinin artmasını sağlar (Bulger ve Fisher, 2012). Programlama esnekliğinin artması, yani çalışanların kendilerine en uygun zamanda çalışabilmeleri rol çatışmasını en aza indirmeye yardımcı olur ve bu sayede iş-yaşam dengelerini sağlamaları kolaylaşır (Byron, 2005).


Yapılan pek çok araştırma sonucunda iş-yaşam dengesi azaldıkça kişilerin tükenmişlik, kaygı ve sinirlilik yaşama oranları artmaktadır. Aynı zamanda birçok araştırmaya göre iş-yaşam dengesinin iş performansı, iş tatmini, örgütsel bağlılık gibi işle ilgili konuların yanında yaşam memnuniyeti, evlilik doyumu, boş zaman memnuniyeti gibi bireysel yaşama dair pek çok alanı olumlu yönde etkilediği de bulunmuştur (Whiston ve Cinamon, 2015; Lee ve Kim, 2013; Allen ve ark. 2000).


Özet olarak iş-yaşam dengesi, en basit haliyle sosyal roller arasında minimum çatışma ile birlikte iş yaşamına ve iş dışı yaşama yüksek düzeyde bağlılık olarak tanımlanır. İş-yaşam dengesinin sağlanması yüksek yaşam memnuniyeti, yüksek iş tatmini, yüksek iş performansı ve daha düşük stres seviyesi gibi pek çok olumlu sonucu beraberinde getirir. Hayatımızda iş-yaşam dengesini iyi kurmak ve olumlu etkilerinden faydalanmak için iş-yaşam dengesinin öncüllerinin farkında olmak faydalı olacaktır. Kurumlar da çalışanlarının iş-yaşam dengesini arttırmak için bahsedilen çalışma şartlarına önem göstermelidirler.




Kaynak Makale:

Sirgy, M. J., & Lee, D. J. (2018). Work-life balance: An integrative review. Applied Research in Quality of Life, 13, 229-254.

Takip ettiğiniz için teşekkürler!

bottom of page